İstanbul Haberleri

“İçimdeki Uzak” isimli eseriyle on iki öyküsünü okurlarla buluşturdu.

“İçimdeki Uzak” isimli eseriyle on iki öyküsünü okurlarla buluşturdu.
308 views
26 Şubat 2021 - 15:28

Geçtiğim Günlerde İÇİMDEKİ UZAK kitabı yayınlanan ve son birkaç ay içinde üç şiir kitabının kısa sürede yeni baskılarının yapıldığı şair, yazar, çevirmen ve akademisyen OKAN ALAY, bu pandemi sürecini, krizi fırsata çevirerek üretmeye devam ediyor. Bu aralar yeni bir roman hazırlığında olduğunu ve yakın zamanda bir çeviri kitabını çıkaracağını sizler için öğrendik.

“İçimdeki Uzak” isimli eseriyle on iki öyküsünü okurlarla buluşturdu.

“İçimdeki Uzak”, belirlenmiş bir zaman içinde masa başında bir plan dâhilinde oluşan bir kitap değildir diyen Alay,  kitaptaki öykülerden “Kara Kaplı Kitap” gibi birkaçının 2010 öncesine ait olduğunu, “Geçmiş Haller Albümü”, “Bir Yanıtı Yoktur” ise kitabın yayınından birkaç ay önce tamamlanıp kitaba girdiğini söyler. Onlarca öykü arasından süzülüp seçilen on iki öykü, aslında on yıla yakın bir sürecin öykü diliyle tanığıdır bir nevi.

İçimdeki Uzak öyküleri sade ama derin, anlaşılır bir dil kullanır. Samimi ve gerçekçi bir anlatımı vardır. Öyküleri okurun karşısına çıkarmadan önce titiz bir süreçten geçiren yazar, kendisin deyişiyle; metin üzerinde çalışmalar yapar, yeniden okumalar ve rötuşlarla adeta bir heykeltıraş gibi fazlalıklardan arındırıp estetik hale getirir.

Ne zaman ve Nasıl Yazıyor Okan ALAY?

Alay, yazmak için öncelikle yoğunlaşması gerektiğini ve kendisini yazmaya hazır hissetmesi gerektiğini belirtiyor. Şöyle diyor:

Şiiri kâğıt-kalem eşliğinde yazarım. Yanımda çoğunlukla kalem, kâğıt olur, olmadığında çok derinden gelen bir dize çıkacak olursa onu sesli olarak cep telefonuma kaydederim. Çoğu zaman gerek kalmaz aldığım bu kayıtlara, zira onu ezberlemiş olurum farkında olmadan. Bu dizeleri kâğıda aktarır, üzerine eklemeler yapar veya ondan bazı kısımları çıkararak manzumeden şiire dönüştürmeye çalışırım. Genellikle sessiz bir ortam tercihimdir. Çalışma odam veya doğal bir mekân, park, sakin bir kafe de olabilir bu ortam. Bazen de bir otobüs veya uçak yolculuğu sırasında pek çok dize yazdığım hatta yarım kalmış bir şiiri tamamladığım olmuştur. Ayrıca şiir çalışma sürecinde veya yazdığım bir öyküyü, metni düzeltmek gerektiğinde çalışma odamda, kısık sesli enstrümantal müzik eşliğinde çalışmak beni ayrıca motive eder.  Klasik ve tasavvuf müziğini böylesi zamanlarda daha çok tercih ederim.  Öykü ve roman yazımımda ise şiirden farklı olarak önceden notlar alır, bazı araştırmalar yapar, gözlemlerde bulunur ve gecenin geç saatleri veya gündüz kimsenin olmadığı bir vakitte kendimi dışarıdan soyutlayarak bilgisayar başına oturur ve yazmaya başlarım. Saatlerce yazdığım olur ama sonraki okuma ve eleme sürecinde, bu saatlerce yazmalardan kala kala bir sayfa kalır. Şiir olsun öykü veya roman olsun edebî türlerde ilham, tasarım, yazma, işleme ve zamana bırakarak demlenme süreçlerine dikkat ederim. Nihayetin son şeklini alıp kitaplaşır.”

Kendisinin Diliyle Kimdir O?

Bingöllüdür. 1975 doğumludur. İçinden şiir geçen şehir dediğidir Bingöl… Yedi kardeşin en büyüğüdür. 19 Mayıs Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümü mezunudur.

Samsun’da üniversitede okurken ilk şiirlerini, hikâyelerini yazmaya başlar, tiyatroda oynar. Sinema merakı, kitap dünyası, okuma ve yazma serüveni o yıllarda tutuştukça tutuşur.

İlk şiirini 1992 sonbaharında, üniversite birinci sınıfta okurken kaleme alır.

Birkaç dizesi şöyleydi:

“Mevsim Sonbahar umarsız ve kırıcı

Ümidim, sevdam dökülüyor tel tel

Gurbet ellerdeyim şimdi

Esen yellerdeyim senden uzak…”       

1996’da edebiyat öğretmeni olarak Bingöl’e atanır. Öğretmen ve idareci olarak 2010 yılına kadar memleketinde çalışır.  İlk iki şiir kitabını, Suyun Gölgeye Karıştığı (2005) ve Yanılgılar Evi’ni (2010) oradayken çıkarır. 2010 yılında sınavla Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlar, halen aynı üniversitede doktor öğretim üyesidir.

Halkbilimi, karşılaştırmalı edebiyat, sözlü kültür, şiir, öykü, çeviri ve dil bilim ilgi alanlarında çok sayıda çalışması yayınlanır.

Kendisinin deyişiyle; “Akademi, edebiyat ve hayat, aile, bir yaşamak mücadelesi işte…”

İlk kitabı, Kültür Dünyamızda Bingöl 1996’da yayımlandı. En son, en yeni kitabı geçtiğimiz günlerde yeni ve gözden geçirilmiş baskısıyla İçimdeki Uzak kitabıdır. Bu kitabında doğa, yaşam, yalnızlık, insan ilişkileri, ölüm gibi konulara değinen on iki öykü yer alır.

Ankara’da yaşayan şair, yazar ve akademisyen Alay, bir söyleşisinde; “Fırsat buldukça köklerimin olduğu topraklara, memleketime gidiyorum. Orada kendimi ve gerçekliğimi görüyorum.” dediği gibi memleketine bağlı biridir.

yayınlanmış Kitapları Şunlardır:

Şiir:

Suyun Gölgeye Karıştığı (2005, 2014, 2020)

Yanılgılar Evi (2010, 2020)

(H)iç Ses, (2016, 2020)

Öykü:  İçimdeki Uzak (2015, 2020)

Araştırma: Kültür Dünyamızda Bingöl, (1996, 2006)

Çeviri:

Çağdaş İran Şiirinin Öncü İsmi Nîmâ Yûşic: Senin Yolunu gözlüyorum (2017)

Sohrab Sepehrî, Rengin Ölümü ve Yolcu (2018)

Sohrab Sepehrî, Kederin Doğusu & Suyun Ayak Sesi (2019)

Ödülleri Şunlardır:

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri 2005 ve Arkadaş Z. Özger 2004 Şiir Ödülü’nde “Dikkate Değer” görüldü. Beşparmak Dergisi 9. Şiir Ödülü’nde ikincilik ödülünü aldı (2004). Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’nde “Kaldığı Yerden” adlı dosyasıyla öykü dalında jüri özel ödülünü aldı. (2020).

Şiir ve Yazılarının Yer Aldığı Bazı Önemli Dergiler Şunlardır:

Varlık, Kitap-lık, Öykü Gazetesi, Hece, Sincan İstasyonu, Yeni E, Mühür, Yedi İklim, Şiiri Özlüyorum, Babylon, Edebiyat Nöbeti vb.

Akademik çalışmalarıyla çeşitli kongre, sempozyum ve hakemli dergilerde yer aldı.

BAŞLICA ÖZELLİKLERİ:

Şair, yazar, çevirmen ve akademisyen olarak çok yönlü biridir.

Şair ve akademisyen kimliğinin yanında, yazdığını yaşayan, kendisiyle çelişmeyen bir şairdir.

Çayı, şiiri, doğayı, okumayı, araştırmayı, insanı ve insanın öyküsünü yazmayı sever.

Yaşadığını yüklenen, yazdığına inanan biridir Okan ALAY.

Bize İNSAN olduğumuzu hatırlatan, duyumsatan insanî en güzel söz’dür” der.

Yazarlık ideali; zaman ve zeminin değişkenliğine rağmen eskimeyen, nitelikli bir ses, yani iz bırakmaktır der. Yerelden evrensel değerlere varabilmek. Şu gök kubbe altında bir güzel seda bırakmak yarına, gelecekteki insanlara… der.

BİR ŞİİRİNDEN, “Dengbêj Filit” şiirinden bir bölüm şöyledir:

Salkım saçak bir aşk ile

Söze can veren dengbêjdi Filit

Murat kıyısında, Bingöl’de.

Ne natür bir sesti

Bu postmodern çağda

Tekno gürültüden uzak, azade nefes

Konuşurdu Doğunun yorgun diliyle.

Kırağılar vardı saçlarında beliren

Pembe bir güz sabahında

Acılardan armağan.

Dudaklarında karanfil kokularıyla

Susardı öyle dağlarca

Kaçak cigarasında bir içimlik zaman

Yıldız düşerdi göğün taraçasından

Kalbinin avuçlarına.

SERENCAM şiirinde şöyle der Okan ALAY:

Dönmedi mi adı güzel Muhammed Taif’ten?

Nedir teknokentlerdeki bu bekleyiş, ekranlardan içimize düşen bu telaş?

Bu gelgit, bu itiş-kakış… Bakıp bakıp bize ağladığım…

Sahi kendi hançerimizden değil miydi bu yara!

Ah yetimliğimiz!

Copyright © 2020 istanbuldemeci.com - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.