İstanbul Haberleri

Umarım Rüyadır!

Umarım Rüyadır!
6 views
05 Şubat 2025 - 21:06

Rüya

Gözlerimi kapatabilseydim Rüyalar alıp götürebilirdi.

Yükselir, süzülürdüm yeni bir gökyüzünde

Kederlerimi unuturdum.

Hayalimde seyahat edebilseydim

Aşkın ve umutların yeşerdiği, acının dindiği saraylar ve geceler yaratırdım.

Yarattığımız her şeyi yok eden

Acımasız gerçeklerin yapısı

Zülüm, ıstırap ve çileyle gölgelenmiş

İnsanların gördüğü bir dünya.

Bizi, düşlerimizi ezen

Tüm yürekleri karanlık ve açık gözlerle dolduran

Zorbaların yükselen duvarlarını gördüğün bir dünya.

Yukarıdaki şarkı sözü, Dünyaca ünlü yorumcu EmelMathlouthi nin 2015 yılı Nobel Ödül Gecesinde seslendirdiği şarkının sözleri.

Sözler, müzik ile eşleştiğinde inanılmaz duygusal oluyor. Bir de ne anlattığını biliyorsanız içinde yaşadığınız dünyanın zorluklarla ve zorbalıklarla dolu olduğunun bir kez daha farkına varıyorsunuz. Şarkı Türkçe olmadığı için, biraz da olsa acının evrensel olduğunu görüyorsunuz.

Dünya kendi içinde hiç rahat durmuyorken depremlerle sarsıp, lavlar püskürtüp, bulutlarını ağlatırken,  insan türü de dışarıdan sürekli dünyaya müdahale edip dünyayı manipüle ediyor gibi.

Coğrafik olaylar bir tarafa, Olduğumuz noktadan çıkıp dünyaya tarafsız bir şekilde baktığımızda her ülkenin ayrı birdram içinde olduğunu görürüz. Her ülke kendi içinde, kendi vatandaşlarına zorbaların yükselen duvarlarının var olduğunu hissettir. Sonuçta ülkelerin kendi içeresinde dinamikleri(kültürel ve yasal bağlamda) farklıdır.

Ülkeler arası amacının tam olarak bilinmediği savaşlar,kaçırılan- kaybolan çocuklar, biten hayaller, organ, insan ve madde ticareti yapanlar, yangınlar, yağmalar, gasplar… Hangi birini anlatsam bilemedim. Birçok yerde aynı dramlar farklı versiyonları ile yaşanıyor.

Evet, bu şarkıyı anlamlandırarak dinledikçe, kendi ülkeme de baktıkça bir rüyanın içinde gibi olmalıyız diye düşünüyorum. Rüya değil hatta kâbus olmalı ki insan insana, insan hayvana, insan doğaya ancak bu kadar kötülük yapabilsin.

İnsan soyu olarak milyarlarca yıllık dünyada göz açıp kapatacak kadar kısa süre kalıyoruz. Bu kadar kısacık süre için, bu talana, yağmaya, acıya ve drama ne gerek var.

Dünya tarihi, acı yaşanmışlıklarla dolu. Hiç mi tarihten ders almadık. Milyarlarca kişi geldi geçti bu dünyadan. Kaç kişi büyük değişimlere imza atabildi ki? Bizlerinde dünyada baki kalmayacağı ne yazık ki acı bir gerçek. Kalıcı olarak da hiç bir şeye imza atamayacağımız da çok aşikar

Bu durumun farkında olan bir nesil olarak hala egomuzu, birbirimizin üstünde tatmin etmek için uğraşıp, birbirimize çeşitli acılar yaşatmak için planlar kuruyoruz, hasta ediyoruz, silahlanıyoruz, öldürüyoruz. Yetmiyor, kitlesel olarak öldürmek için farklı projeler geliştirip çeşitli ar-ge çalışmaları yapıyoruz. Şaka gibi… İnsan soyu, kendi türünü de yok etmek için aralıksız çalışıyor.

Bu dünyada iyilik hariç her şey kaybedecek… Gün gibi gerçeğin hepimiz farkındayız ancak toplumsal kabul görme adına hepimiz aynı maskeyi takıyoruz ne de olsa!

Şarkıda da dediği gibi içinde olduğumuz bir rüya olmalı, eğer yaşadığımız hayatın simülasyonu ise gerçekten çok kötü… Gerçeğini hayal etmek bile istemiyorum.

Bu dünyada iyiye giden güzel şeyler görmek istiyorum. Savaş görmek istemiyorum, çocuklar ölsün istemiyorum.

Yaşamak denilen eylem gerçekten bu mu?

Vaat edilen dünya gerçekten gördüklerimiz ise biz çocuklarımıza ne anlatacağız. Nasıl ikna edeceğiz çocuklarımızı bu dünyanın yaşanılabilir bir yer olduğuna? Biz anne-babalarını suçlamayacaklar mı “beni bu dünyaya mı getirdin?” diye.

Nazım Hikmet’in dediği gibi; sadece bir umut mudur yaşamak? Güneş bir gün hepimizin üstüne eşit ve adil bir şekilde doğacak mı?

Müzik Önerisidir: Emel MathlouthiHolm

Saygılarımla;

Sosyolog

Süreyya Kocadağ

Uzm. Aile Danışmanı-Dikkat Eğitmeni

Eğitim Danışmanı

Copyright © 2020 istanbuldemeci.com - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.